Prostat Kanserinde Kimler Risk Altındadır?
Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanserdir. Aynı zamanda dünyada artan nüfus ve uzayan ortalama yaşam süresi nedeni ile bu hastalıkla karşılaşma olasılığı giderek artmaktadır. Özellikle 50 yaş üzerindeki erkeklerde görülse de, prostat kanseri konusunda 20 yılı aşkın tecrübeye dayanarak Prof.Dr.Volkan İzol “Daha genç hastalarda da tanı konulduğunu ve bu hastalarda daha saldırgan tümör olabileceğini belirtmiştir.”.
Prostat kanseri tanısında PSA (prostat spesifik antijen) testi, parmakla rektal muayene (DRM) ve son yıllarda prostatın MR ile görüntülenmesi kritik öneme sahiptir. Prof.Dr. Volkan İzol “Bu testlerin kişiye göre yorumlanması gerektiğini, aynı sonuçların farklı yaş ve risk grubundaki hastalara göre yorumlanıp tedavi planı yapılması gerekliliğini vurgulamaktadır.”
Risk faktörlerini doğru tanımlamak, özellikle yüksek riskli bireylerin erken tarama ve takip programlarına alınması açısından büyük önem taşır.
Prostat kanserine yatkınlık, birçok genetik, çevresel ve hormonal faktörün etkileşimiyle şekillenir.
- Yaş
Prostat kanseri için en önemli ve değiştirilemez risk faktörlerinden biri yaştır. 50 yaşın altındaki erkeklerde nadiren görülürken, 65 yaş ve üzeri bireylerde risk belirgin şekilde artar. Yapılan epidemiyolojik çalışmalar, prostat kanseri tanısı alan vakaların %60’tan fazlasının 65 yaş üzerindeki erkekler olduğunu göstermektedir. 40 yaş altı erkeklerde görülme sıklığı oldukça düşüktür ve bu yaş grubunda görülen vakalar genellikle genetik geçişli, daha agresif formlar olma eğilimindedir. Bu nedenle yaşla birlikte tarama ihtiyacı da artmaktadır.
- Aile Öyküsü ve Genetik Yatkınlık
Aiede prostat kanseri öyküsü var ise risk anlamlı şekilde artar. Baba, erkek kardeş, amcada prostat kanseri öyküsü bulunması, riski yaklaşık 2 ila 3 kat artırmaktadır. Prof.Dr. Volkan İzol “Prostat kanseri ile gelen her hastaya aile öyküsünün sorulmasını; birden fazla aile bireyinde tanı konulmuş ise, tanı yaşı erken ve yüksek Gleason skorlu tümörler var ise saldırgan özellik gösterebilecek herediter prostat kanserine karşı dikkatli olmamız gerektiğini belirtmiştir.”.
Genetik açıdan bakıldığında, özellikle BRCA2 mutasyonu taşıyan erkeklerde prostat kanseri riski hem artmakta hem de daha agresif seyirli tümörler gelişmektedir. Bu nedenle, ailede prostat kanser öyküsü olan bireylerde genetik analizi önerilebilir.
- Irk ve Etnik Köken
Etnik köken, prostat kanseri görülme sıklığını ve tümörün davranış şeklini etkileyen önemli faktörlerden biridir. Afrika kökenli Amerikalı erkeklerde prostat kanseri daha sık ve agresif iken Asya kökenli erkeklerde prostat kanseri daha nadir görülmekte ve genellikle daha az agresiftir. Bu farkın altında genetik, çevresel ve sağlık hizmetlerine erişim farklılıkları olduğu düşünülmektedir.
- Yaşam Tarzı ve Beslenme Alışkanlıkları
Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve çevresel faktörler, prostat kanseri gelişimi üzerinde doğrudan veya dolaylı etkiler gösterebilir.
Özellikle doymuş yağ içeriği yüksek diyetle beslenen, kırmızı et ve süt ürünlerini fazla tüketen bireylerde prostat kanseri riskinin arttığı gözlemlenmiştir.
Buna karşın, likopen (domates), selenyum, E vitamini gibi antioksidan içeriği yüksek gıdalarla beslenen kişilerde riskin azaldığına dair çalışmalar mevcuttur.
Obezite, özellikle yüksek vücut kitle indeksi (VKİ), prostat kanserinin agresif seyretme ihtimalini artırabilir. Ayrıca, insülin direnci, hiperglisemi ve kronik inflamasyonun da tümör mikroçevresini etkileyerek tümör gelişimini kolaylaştırabileceği düşünülmektedir.
Alkol tüketimi ile prostat kanseri arasında net bir ilişki gösterilememiştir, ancak aşırı alkol tüketiminin genel kanser riskini artırdığı bilinmektedir. Sigara, doğrudan prostat kanseri riskini artırmasa da ileri evre ve ölüm riskini artırdığına dair veriler mevcuttur.
- Hormonlar ve Endokrin Faktörler
Prostat kanseri gelişiminde testosteron ve onun aktif metaboliti olan dihidrotestosteronun (DHT) rol oynayabileceği öne sürülse de bu ilişki tam olarak netleştirilememiştir..
- Enfeksiyonlar ve Kronik İnflamasyon
Çok tartışlan konulardan biri olan Kronik prostatit, enfeksiyon veya iyi huylu prostat büyümesi ile prostat kanseri arası net bir neden-sonuç ilişkisi kurulamamıştır. Yine de kronik inflamasyonun, özellikle prostat intraepitelyal neoplazi (PIN)
Sonuç ve Klinik Öneriler
Prostat kanseri için risk faktörleri yaş, genetik yatkınlık, etnik köken, beslenme alışkanlıkları, hormonal faktörler ve obezite gibi birçok başlıkta toplanabilir.
Prostat kanseri tanısında PSA (prostat spesifik antijen) testi, parmakla rektal muayene (DRM) ve son yıllarda prostatın MR ile görüntülenmesi kritik öneme sahiptir. Prof.Dr. Volkan İzol “Bu testlerin kişiye göre yorumlanması gerektiğini, aynı sonuçların farklı yaş ve risk grubundaki hastalarda farklı sonuçlar ortaya çıkarabileceğini vurgulamaktadır.”
Ayrıntılı değerlendirme sonrası uygun hastada ultrason veya mümkünse tercihen MR ile yapılan prostat biyopsisi temel tanı aracıdır.
Risk faktörlerinin farkında olmak ve bireyselleştirilmiş tarama programları oluşturmak, prostat kanserine bağlı mortaliteyi azaltmak açısından kritik öneme sahiptir.